13 Nisan 2010 Salı

Aile Topluluğunda Nafaka

Medenî Kanun’un 315-345. maddele­rinde “geniş anlamıyla aile” denilebile­cek bir toplulukla ilgili hükümler yeralmaktadır. Bundan önceki kısımlarda ön­ce karı-koca sonra da karı-koca-çocuklardan kurulu aile birimi gözönün-,de tutulmuşken, burada daha geniş çev­ren bir aile birimi ile ilgili hükümlere yer verilmektedir.
Kanunda isabetli sayılmayacak “Ai­le” başlığı altında toplanan bu hüküm­ler üç fasla ayrılmıştır: Nafaka, Ev Reis­liği ve Aile Malları. Bunları kısaca ince­leyelim.
Nafaka
MK.M.315′e göre “herkes, yardım et­mediği surette zarurete düşecek olan usul ve füruuna ve erkek ve kız kardeş­lerine muavenet ile mükelleftir.”
Bu maddede düzenlenen yükümlülük aile içi dayamşma ile ilgilidir. Belli kan hısımları arasında yoksul ve muhtaç du­ruma düşecek kimseye karşı, yakın hı­sımların bakım borcu olduğu kanunda belirtilmektedir.
Nafaka borcu, usul ve füru ile kardeş­lere hasredilmiştir. Bunlar dışında kalan hısımlar arasmda nafaka yükümü ahlaken var olsa bile- hukuken yoktur. Usul füru her şeyden önce ana baba ile çocukları ihtiva eder; ama bununla sınırlı değildir. Torun ile dede, nine vb. arasmda da nafaka yükümü olabilir. Çünkü bü­tün bunlar usulfüru (dikey çizgi) hısım­larıdır. Kardeşlerin de birbirlerinden na­faka talep etmeleri mümkündür. Yalnız bunun için, kendisinden nafaka istene­cek kardeşin “hali refahta” bulunması şarttır. Şu halde kendi ge­çimini ancak sağlayabilen kardeş nafa­ka yükümlüsü değildir.
Nafaka isteyebilmek için “zarurete düşmek” şartı vardır. Bunun sabit bir ölçüsü olduğu söylenemez. Çoğunlukla, nafaka isteyenin sosyal durumu gözönünde tutularak zaruret şartı değerlen­dirilecektir. Nafaka isteyen kimse, bu talebini, mirastaki tertip sırasına göre ileri sürmelidir. Meselâ, bir kimsenin ço­cuğu varken (ve nafaka verebilecek du­rumda iken) torunundan nafaka isteme­si kabul edilemez. Ama, aynı sıradaki yükümlülerden birlikte nafaka istenebi­lir. Meselâ, bir anne, çocuklarının hep­sinden birlikte nafaka talebinde buluna­bilir.
Nafaka, esas itibarıyla nakden ödene­cek bir irat şeklinde hükme bağlanır. Bunun aylık, üç aylık ya da yıllık olarak kararlaştırılması mümkündür. Olağan olan aylık ödeme şeklidir. Nafakanın tu­tarının ne olacağı somut olayın özellikle­rine göre yargıç tarafından tespit edilir. Kanuna göre bu tutar “davacının geçin­mesi için gerekli olan ve dâvâlının geliri ile de orantılı bulunan” bir tutardır. “Ge­çim” için ne miktar nafakaya muhtaç olunduğu davacının sosyal durumuna göre belirlenir. Dâvâlının geliri ile oran­tılı (mütenasip) olma da, onun geçim gi­derleri gözönünde tutularak tespit edile­cektir.
Nafaka isteyebilecek kişi bir yardım kurumunda bakılmakta ise (Darülaceze gibi) nafaka dâvası bu tür kurumların yönetimi tarafından açılabilir. Kanuna göre ana ve babası belli olmayan çocuklar belediyelerce bakılırlar. Kimsesiz çocukların bakı­mı ve korunması ile ilgili özel mevzuat da vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder