14 Nisan 2010 Çarşamba

Çocuklarda ve Gençlerde Saldırganlık


Çevrelerine verdikleri rahatsızlık sebebiyle dikkat çeken çocukların başında, saldırganlık eğilimine sahip kişiler geldiğini söyleyebiliriz. Hangi kesimden olursa olsun, bu çeşit davranış bozukluğunu gösteren çocukların belirli özelliği, duygusal olarak küt ve gelişmemiş durumda.

Bu kişiler, bir hareketi yaparken karşı tarafın ne edeceğini hiçbir zaman düşünmüyor. Bu nedenle insanlara ve hayvanlara, eşyaya fiziksel olarak zarar verebiliyor,
bu tipler, kendi arzularını merkezde görüyor, diğer insanların hakkı gibi bir kavrama sahip olmuyor. Başkalarının mağazasına, otomobiline girmenin hakları olmadığını idrakinde olmuyorlar. Aynı nedenden dolayı taciz, tecavüz başkalarını incitmekten kaçınmıyorlar. Başkaların ne söyleyeceğini düşünerek kendilerini engelleme becerisinden sorumlu oluyorlar. Bu çocuklarda mantık, duygu ve vicdan oluyor; dürtüsellik dediğimiz canının istediğini yapma isteğini frenleyemiyor.

Hiç kuşkusuz, çocuğun kendini frenleme gücünü kazanmasında, aile ve eğitim çevresinin onu manevi değerler yönünden yetersizliğinin önemli bir rolü var. Ancak, belirli bir ölçüde kişisel tercihin de rolü olduğu görülüyor.

Yine bu çocuklarda mantık bağları kurma zaafı görülüyor. İşlediği kabahatin getireceği küçük menfaatin karşılığında uğrayacaklar büyük zararı idrak edemiyorlar. Mesela söylediği yalanla veya suçunu başkasının üzerine atmakla kurtulamayacağını, önünde sonunda gerçeğin anlaşılacağını düşünemiyorlar. Aynı sebeple küçük bir arzuları İçin büyük bir zarar vermekten kaçınmıyorlar. Mesela vitrindeki küçük bir eşyayı, bir otomobilin teybini vs. çalmak için koskoca mağazanın camını kırmak, otomobile büyük hasar vermekten kaçınmadıkları görülebiliyor.

Genel bir eğilim olarak, davranış bozukluğu gösteren çocuklarda hayatı savaş gibi algılama eğilimi görülüyor. Bu çocuklarda sıklıkla başkalarına gözdağı vermek, korkutmak ve üstünlük taslamak, kabadayılık etmek gibi davranışlar görülüyor. Yine bu çocuklar çoğu kez kavga ve dövüşü başlatan taraf oluyor. Zihinleri her türlü araç gereci silah gibi görmeye müsait oluyor. Kolaylıkla bir sopa, taş, kırık şişe, şiş, tornavida vs. malzemeyi silah gibi kullanabiliyor. Başka kişilerin niyetlerini düşmanca ve tehdit edici olarak algılıyorlar. Saldırganca tepkilerinde hep kendilerini haklı görüyor, vicdan azabı çekmiyorlar.

Bu çocuklarda sıkça 16 yaş öncesinden başlayarak ailenin yasaklamasına rağmen geceyi dışarıda geçirme durumu görülüyor. Bu durumun nedeni çoğu zaman, aile içi disiplinden, özellikle de baba otoritesinden kaçmak şeklinde oluyor. Bu davranışa sağlıksız disiplin anlayışı da sebep olabiliyor. Aşırı otoriter babalar , aşırı serbest bırakan babaların çocuklarında da bu durum görülebiliyor. Sevecen bir otorite kurmuş babaların çocuklarında kurallara uyumsuzluk daha az görülüyor. Yine de suça eğilimli çocuklarda başkaldırı ve kurallara uyumsuzluk eğilimine sıkça rastlanıyor.

Bazı çocuklarda aynı nedenden ötürü okuldan kaçma davranışı görülüyor. Ancak, okuldan kaçmayı, bir iki sefere mahsus okulu kırma ile karıştırmamak gerek. 13 yasından
itibaren , 6 ay boyunca okul devamsızlığında ısrar edenlerin okulu reddetme bozukluğu diyoruz.

Bu gibi özelliklerin birden fazlasını gösteren çocuklara, davranış bozukluğu teşhisi konuluyor.

Bencillik ve Saldırganlık

Olgunlaşmanın önemli bir göstergesi de, bencillikten duyarlılığa doğru ilerlemektir. Çocuk, tabiatı gereği bencil ve duyarsıldır. Bu nedenle eşyaya ve kişilere rahatlıkla zarar verebilir. Ailesinin ve çevresinin tepkilerini gördükçe zarar verici olmaması gerektiğini kavrar. Btı kavrayış zamanla, kendi isteklerini başkalarının istekleriyle uzlaştırması gerektiğini öğretir. Bunun için zorunlu olarak çocuk, eylemlerini sınırlaması gerektiğini fark edecektir.

Bir yandan kendi egemenlik ve özgürlük sahasını korumak islerken, bir yandan da çevresi taralından kabul edilme isteği hisseden çocuk bir iç çelişki yaşar. Sonunda, sosyalleşmesi ve kabul edilmesi için kendini sınırlamayı öğrenir. Bu becerinin kazanılmasında da hem çocuğun kişilik yapısı, hem de aile ve çevrenin davranışları önemlidir. Bazı çocukların ilkel bir bencillik duygusunda daha uzun zaman saplanıp kalabildiğini gösteriyor.

Bazen de bu durumun nedeni ailedir. Bazı aileler çocuğa ilgi göstermeyerek, sevgiyi öğretmediği gibi, bazıları da ilgiyi abartır. Bazı anneler, çocuklarına karşı aşırı derecede kollayıcı olur, onu çevreye uyum göstermek ve başkalarıyla iyi geçinmek konusunda eğitmez. Saldırganca davranışlarına karşı aşın derecede hoşgörülü davranır, neredeyse gurur duyar. Hattâ birçok çocuğun saldırganlık konusunda ilk örneği ebeveynidir. Annesini komşuyla kavga ederken, babasını trafikte küfrederken gören bir çocuğun başka bir örneğe ihtiyacı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder